Medya Mı, Yöntem Mi? Bitmeyen Tartışma
"Medyanın öğrenmeye etkisi var mı?" veya "Etkisi olabilir mi?" soruları çerçevesinde gelişen medya-yöntem tartışması özellikle 1983'de başlayıp, öğretim teknolojileri alanına damgasını vurmuş ve halen de devam etmekte olan bir tartışmadır. Bir tarafta Clark'ın(1983) savunduğu gibi medyanın öğrenmeye etkisi yoktur diyenler. diğer tarafta Kozma'nın(1994) savunduğu gibi gelişen teknolojilerle, medya veya medya özelliklerinin öğrenmeye bir etkisi olabileceğini savunanlar vardır. Üzerinde durulan ve er ya da geç, yüzeysel ya da derinlemesine sorulması gereken sorular şunlardır :
1) "Teknoloji","Medya","Yöntem" kavramlarını nasıl tanımlıyoruz?
2) Medya ve yöntem ayrıştırılabilir mi?
3) Medyanın ya da medya özelliklerinin öğrenmeye etkisi var mı?
4) Öğretim tasarımı yaparken medya seçimi nasıl yapılmalı?
5) Kullanılan medya ya da yöntemler birbirleri ile değiştirilebilir mi?
6) Bu tartışma neden önemlidir?
7) Tartışmanın günümüzdeki durumu nedir ve geleceği konusunda neler bekleyebiliriz?
Teknoloji Tanımı İle Tartışmaya Genel Bakış
Öğretim teknolojileri açısından teknoloji kelimesinin genellikle olması gerekenden daha dar bir kapsamda kullanıldığı görülmektedir. Özellikle alanda yeni olan kişiler için teknoloji kelimesi öğrenme amacı ile kullanılan somut araçları, bilgisayarları, yazılımları veya robotları ifade eder. Bu anlamda teknoloji kelimesinin daha çok eğitsel materyallerin ya da mesajların iletildiği, teknik bir ortamı ifade eden "medya" kelimesi yerine kullanılmış olduğu görülür.
Öğretim Teknolojileri konusunda uzmanlaşan kişilerin zamanla bu kelimeyi daha doğru bir şekilde, yani medyayı, uygulanan yöntemlerle, tasarım ve geliştirme süreçleriyle birlikte, bir diğerini dışlamadan ifade edecek şekilde kullanmaya başladıkları görülmektedir. Seels ve Richey(1994) tarafından yapılan öğretim teknolojisi tanımlaması şu şekildedir : "Öğretim Teknolojisi öğretim süreçlerinin ve kaynaklarının tasarım, geliştirme, kullanma, yönetme ve değerlendirme teorisi ve uygulamasıdır".
Aslında teknoloji kelimesinin tanımı konusunda gözlenen farklı bakış açılarının, öğretim teknolojileri alanının en temel ve uzun soluklu tartışmalarından birisi olan, medyanın öğrenme üzerindeki etkisinin sorgulandığı ünlü medya - yöntem tartışmasının da temelini oluşturduğu söylenebilir. Genellikle iki kutuplu olarak devam etmiş olan bu tartışmanın en etkin taraflarından Richard E.Clark (2000) tartışma sürecindeki tüm kargaşanın aslında teknoloji kavramının tanımının çeşitliliğinden kaynaklandığını ifade etmiştir. Clark teknoloji kavramını aktarım teknolojisi ve öğretim teknolojisi olarak ayırmaktadır. Aktarım teknolojisini bilgisayar gibi alet, makine ve medyayı öğretime erişim sağlayanlar olarak, öğretim teknolojisini de matematik yazılımı gibi öğretimde kullanılanlar olarak tanımlamaktadır. Clark, uzaktan eğitimi değerlendirirken öğrenmedeki kazançların yanlış bir şekilde aktarım teknolojisine, maliyet ve zaman anlamındaki kazançların ise öğretim teknolojisine atfedildiğini belirtmiştir.
Öğretim teknolojileri alanında Clark-Kozma tartışması, Medya-Yöntem tartışması veya Medyanın Etkisi tartışması olarak isimlendirilen tartışmaya farklı akademisyenler farklı bakış açıları getirmiş, süreç içerisinde yapılan çalışmaların araştırma yöntemleri de irdelenmiş ve zaman zaman eleştirilmiştir. Yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla senelerdir tekrarlanan ilk önce yeniliği benimseme, sonra uzaklaşma örüntüsü aynı şekilde devam edecek gibi gözükmektedir.
Tartışmayı zorlaştıran bir unsur da tarafların kelimeleri aynı anlamda kullanmamaları olmuştur (Clark,2000; Shrock,1994). Dolayısıyla terminolojiden kaynaklanabilecek karışıklıkları önlemek amacıyla bu bölümde kullanılacak olan terimleri tanımlamakta fayda vardır. Bu bölümdeki terimler aşağıdaki anlamları ifade ederler:
Yöntem (Metot) : Bir konuyu öğretmek amaçlı kullanılan, belirli öğretim teorilerini(kuramları) baz almış, öğretim prensipleri (strateji) üzerine kurulmuş, öğretenin izleyeceği ve materyal üzerinden izlenen yoldur. Clark ve arkadaşları(2010), yöntemi anlamlı öğrenme için gerekli olan,içsel bilişsel süreçleri dışarıdan destekleyen etkinlikler olarak tanımlar. Tennyson(1994) yöntem kelimesinin Clark için genel bir ifade olduğunu ve aktarım sisteminden bağımsız stratejileri ifade ettiğini, Kozma içinse özel bir ifade olduğunu ve aktarım sisteminin özellikleri ile etkileşim içeren stratejileri ifade ettiğini belirtmiştir.
Medya : Medya kelimesi bu metinde öğrenme - öğretme sürecinde rol alan öğretmeni de kapsayacak şekilde bilgisayar, kitap, televizyon gibi araçlar ve aracılar şeklinde kullanılmıştır. Kozma da (1991) medya kavramını, medya özelliklerini veya yetilerini içeren dışarıdan gelen bir kaynak olarak konumlandırmıştır.
Medya Özellikleri : Kozma'nın (1994a) ifade ettiği şekli ile belirli medyanın kendini diğerlerinden teknolojik, şekilsel veya bilişsel anlamda ayırabilecek olan özelliklerdir. Örneğin, bilgisayardaki eğitsel bir oyunun ekranın bir parçasını büyütebilme veya renkle dikkat çekebilme olanağı medya özelliği olarak ifade edilebilir.
Aktarım (Delivery) : Öğrenme sürecinde, öğretenin farklı yöntem ve medyayla bilgiyi paylaşması veya aktarmasını ifade eder.
Öğrenen : Herhangi bir konuyu geleneksel veya uzaktan çalışmakta olan herhangi bir yaş grubuna ait öğrenci veya iş kapsamında eğitilen kişidir.
Teknoloji : Karşılaşılan problemleri çözmek amacıyla, bilim ve tecrübenin uygulanması neticesinde geliştirilen araç ve yöntemleri ifade eder.
Tartışmanın Kısa Hikayesi
1983 yılında yayınlanan "Medyadan öğrenme araştırmalarını tekrar değerlendirme" makalesiyle Clark, yapılmakta olan medya araştırmalarının iddia ettiklerinin aksine medyanın öğrenmeye katkıda bulunmadığını savunmuştur. Kullanılacak medya seçiminin iletilecek mesajın aktarılma maliyetini ve kapsamını etkileyebileceğini fakat sadece içeriğin başarıyı etkileyebileceğini belirten Clark, araştırmacılara yeni bir teori gündeme gelmedikçe medya karşılaştırma çabalarından kaçınmalarını önerir.
Sekiz yıl sonra, Robert Kozma (1991) "Medya ile Öğrenme" isimli makalesi ile Clark'a cevap verir. Kozma'ya göre medya ve yöntem arasında sıkı bir ilişki vardır ve medyanın kullanılacak yöntemin etkinliğini etkileyebileceğini belirtir. Kozma için bazı öğrenciler kullanılan medyadan bağımsız olarak öğrenirken, bazı öğrenciler medyanın özelliklerinden faydalanarak öğrenmektedir.
Üç yıl sonra, Clark (1994a), "Medya öğrenmeyi asla etkilemeyecek" isimli makalesi ile verdiği cevabında aynı öğrenme hedeflerine farklı araçlarla ulaşılabileceği üzerinde durur ve medyanın değiştirilebilirliği kavramını gündeme getirir.
Aynı yıl içerisinde Kozma (1994a) "Medya öğrenmeyi etkileyecek mi? Tartışmanın yeni bakış açısı" isimli makalesi ile tartışmayı farklı bir şekilde ele almak gerektiğini söyler ve "medyanın öğrenmeyi şu anda etkileyip etkilemediği değil, ileride etkileyip etkilemeyeceği" (s.7) sorusu üzerinde durulması gerektiğini savunur. Medya ile yöntem arasında bir ilişkinin olmamasının sebebi olarak alanda henüz araştırmacıların böyle bir ilişkiyi kuramamış olduklarını ileri sürer.
Medya Çalışmalarına Genel Bakış
Kitap ve bilgisayar gibi medyanın öğrenmeye etkisi hakkında yapılan çalışmaları inceleyen Clark ve Sugrue(1990) çalışmaların 4 odak noktası olduğunu belirtmişlerdir: Bunlar :
1. Akademik başarı açısından hangi medyanın daha etkili olduğu,
2. Belirli medya ile hangi bilişsel becerilerin geliştirildiği,
3. Farklı medya türlerinin motivasyon açısından etkileri,
4. Farklı medya türlerinin ekonomik faydaları
Clark ve Sugrue'ya (1990) göre bu dört odak noktasının altında aslında her medyanın öğrenme ve motivasyona katkısının eşsiz olduğuna duyulan inanç yatmaktadır. Bu inançla hareket eden araştırmacıların bir kısmı güçlü medya teorisi yaklaşımı diğer kısmı zayıf medya teorisi yaklaşımı olarak ifade edilen bir spektrum üzerinde yer aldıkları söylenebilir. Güçlü medya teorisi yaklaşımına sahip araştırmacılar için televizyon kullanılarak başka bir medya ile gerçekleştirilemeyecek becerileri gerçekleştirmek söz konusudur. Televizyon bir medya olarak bu özgün imkanı sağlamaktadır. Zayıf medya teorisi yaklaşımına sahip araştırmacılar ise medyanın psikolojik ya da pedagojik etkisinin olmadığına inanırlar ve medyayı daha çok öğrenme sürecinin ekonomikliği açısından anlamlı bulmaktadırlar.
Toplamsal varsayım : Öğretimde bir medya yerine iki veya daha fazla medyanın daha çok öğrenmeye sebep olması; örneğin sözel konu anlatımı yanı sıra konu ile ilgili görsel materyal kullanılmasının daha etkili olmasıdır.
Çarpımsal varsayım : Çoklu ortam uygulamaları gibi farklı medya türlerinin aynı anda kullanılması ile elde edilen faydanın bunların ayrı ayrı etkilerinin toplamından çok daha fazla olması; örneğin bir konuyu önce kitaptan işleyip, sonra görsel malzeme kullanmak yerine ses, yazı ve görüntüleri birleştiren bir videonun etkisinin daha fazla olabilmesidir.
Medya - yöntem tartışması da aslında güçlü ve zayıf medya teorisi yaklaşımları arasında geçen bir tartışma olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu spektrumda çok farklı yorumlar ve bakış açıları olsa da iki temel bakış açısından yaklaşılabilir :
Öğretimde medya kullanımı bakış açısı : Öğretim metodolojisi açısından bakıldığında kullanılan medyanın mı, yoksa yöntemin mi öğrenmeyi etkilediği
Araştırma yöntemleri bakış açısı : Medyanın mı, yöntemin mi etkili olduğunu incelerken kullanılan araştırma yöntemlerinin ve değerlendirmelerinin uygunluğu
Öğretimde Medya Kullanımı Bakış Açısı
Öğretimde medya kullanımı konusunda iki temel bakış açısı oluşmuştur : Birinci grup medyanın ve medya özelliklerinin (örneğin ekran büyütme) öğretime katkısı olmadığını ve öğrenme için özel bir medya tipinin gerekli olmadığını savunur. Bu grup için öğretimde medya kullanımı sadece hız ve maliyet bakımından anlamlı olabilmektedir. İkinci grup ise medyanın yöntemden ayrıştırılamayacağını, bazı medya özelliklerinin öğretime ve öğrencinin motivasyonuna katkıda bulunabileceğini öne sürer.
İlk bakış açısının temelinde medya ve yöntemin iki ayrı olgu olduğu yer almaktadır. Medya karşılaştırma çalışmalarını inceleyen Clark'a göre medya, öğretim sürecinde sadece taşıyıcı işlevi üstlenen araçlardır ve öğrencinin başarısı üzerinde yiyeceklerimizi taşıyan bir kamyonun beslenmemiz üzerinde olan etkisinden daha fazla bir etki yaratmaz. Aynı yöntemin ve tasarım prensiplerinin farklı medya tipleri üzerinden (örneğin hem kitap, hem de bilgisayar kullanarak) aynı etkiyi yaratıp, yaratmadığını araştıran Mayer da (2003) benzer şekilde medyanın değil, öğrenmenin bilişsel işleme sürecinin öğrenmeye sebep olduğunu belirtmektedir.
Clark'a (2001,2010) göre, öğretimde medyanın etkisi sadece maliyet, hız ve erişebilirlik açısından kabul edilmelidir ve farklı medyanın ya da medya özelliklerinin aynı işi aynı etkinlikle yapabilmeleri mümkündür. Clark, öğrenim için kullanılacak medyayı seçerken, en öenmli faktörün medyanın özellikleri değil sadece maliyeti, hızı ve erişebilirliği olduğunu savunmaktadır.
İkinci bakış açısının önde gelen araştırmacılarından olan Kozma (1991,1994a) ise ekranda farklı boyutlar kullanabilme, isaretleme yapabilme gibi farklı medya özelliklerinin, yöntemle birleşip, öğrenenlerin bilgiyi işleme süreçleriyle etkileşimde bulunarak süreci etkileyip, başka bir medyaya göre daha fazla öğrenme sağlayabileceği görüşündedir. Kozma (1994a), Clark'ın aksine medya ve yöntemin birbirinden ayrışamayacağını, aynı şekilde bilginin ve öğrenmenin sadece kişinin veya çevrenin tekelinde olamayacağı görüşündedir.
Kozma (1994a) Clark'la medyanın tek başına etkisi olmayacağı konusunda hemfikirdir ve ikisi de yöntemin önemi üzerinde dururlar fakat ayrıldıkları nokta şudur : Clark (1983,1994a,2010) medyanın ilk başta yaratabileceği yenilik etkisi dışında hiçbir koşulda öğrenmeyi ve motivasyonu etkilemeyeceğini savunurken, Kozma (1994a) medyanın, yöntem ve becerilerle olan etkileşiminin öğrenmeyi ve motivasyonu etkileyebileceğini öne sürmektedir.
Kozma, Clark'ın görüşünün yaygın olarak kabul görmesi sonucunda yeni geliştirilmekte olan teknolojilerin eğitim amacı ile etkin kullanılması konusunda bazı fırsatların kaçırılacağı nedeni ile endişelenmektedir. Diğer açıdan Clark ise, Kozma'nın yaklaşımının yaygınlaşması durumunda henüz ne olduklarını tam olarak anlamadığımız öğrenme problemleri için medya odaklı çözümler aranırken gereksiz yere kaynak harcanmasından kaygı duymaktadır.
Medya Özellikleri
Tartışmanın bir diğer yönü de medya özelliklerinin öğrenime etkisi olup olmadığıdır. Kozma (1994a) her medyanın diğerlerinden özellikleri sayesinde ayrıştırılabileceğini ifade etmektedir.Bu açıdan farklı medyanın bilişsel anlamda yetilerinin, yani medya özelliklerinin, analiz edilebileceği görüşündedir. Bu özellikler :
a) Medyanın Teknolojisi : Medyanın kendi fonksiyonunu, şeklini ve diğer özelliklerini belirleyen fiziksel, mekanik ve elektronik yetiler kastedilmektedir. Kozma'ya göre bu özelliğinin önemi, bilişsel işlevler üzerinde doğrudan etkisi olan medyanın diğer iki özelliğini (sembol sistemi ve işleme becerileri) sağlama veya kısıtlama yetisinden gelmektedir.
b) Sembol Sistemleri : Bilgilerin iletildiği sembolik ifadelerdir. Kozma, sembol sistemlerine örnek olarak konuşma dilini, basılı metini, resimleri, rakamları, formülleri ve müzik notalarını verir.
c) İşleme Yetileri : Medyanın varolan sembol sistemleriyle belirlenen şekilde çalışması olarak nitelendirir ve farklı medya türlerinin de diğerlerinden işlem becerileri açısından ayrılabileceğini savunur.
Clark (1983), medya özelliklerinden öğrenme açısından bir yarar beklemenin en az üç beklenti üzerine kurulduğunu ifade etmektedir. Bunlar :
- Medya özelliklerinin medyanın ayrılmaz bir kısmı olduğu (ses ve görüntü özelliklerinin televizyondan ayrılamayacağı gibi)
- Ekranda işaretleme gibi medya özelliklerinin buna ihtiyacı olan öğrencilerin bilişsel becerilerini geliştirmesine yardımcı olacağı
- Tanımlanmış medya özelliklerinin öğretim teorileri için bağımsız değişkenler sağlayacağıdır.
Clark bu özelliklerden sadece ikincisinin karşılandığı doğrultusunda fikir belirtir. Bu yüzden medya özellikleri araştırmalarının öğretim tasarımına katkısı olabileceğini söylemektedir.
Ayrıca Clark (1983) için medya özellikleri medya teorisi için değişkenler oluşturmamaktadır. Çünkü kendisine göre çoğu zaman herhangi bir medya, öğretim açısından emsalsiz bir gerekliliğe sahip değildir. Clark, pek çok farklı medya özelliğinin aynı öğrenme hedefini gerçekleştirebileceğini savunur.
Yeterli ve Gerekli Koşullar
Tartışmanın bir diğer yönü de medyanın öğrenme için yeterli ve gerekli koşullar oluşturup, oluşturmayacağıdır. Clark'ın (1983) gerekli olarak adlandırdığı koşullardan kasıt, bir medya özelliğinin işlevinin başka bir medya tarafından sağlanamayacağı taktirde, bu özelliğin öğrenme için gerekli bir koşul oluşturmasıdır. Clark, öğretim teorisi için gerekli olan koşulların doğmadığı savına bağlı kalarak, medya özelliklerinin öğretim tasarımına etkisi olabilse de, teori geliştirme açısından önemli olmadıklarına inanmaktadır. (Kozma, 1994a)
Clark (1983), eğer bir araştırmada medyanın öğrenme için yeterli koşulları oluşturduğu sonucuna varılıyorsa, zaten bu sonuçların medya değil yöntemden kaynaklandığını, sonuçların da yanıltıcı olabileceğini savunur. Öğrenme esnasında kitap ve bilgisayar gibi farklı medya tiplerinin ve sembol sistemlerinin kullanılabileceğini ve değiştirilebileceğini, fakat bilişsel süreç esnasında gerekli olan yöntemin, yani koşulun değiştirilemeyeceğini dile getirir.
Dolayısıyla Clark, öğrenmede yöntemin etken faktör olduğunu, medya ve özelliklerinin ise yöntemi desteklemesi gereken mekanizmalar olduğunu yineler. Clark medyanın seçiminde, gereklilik veya yeterlilik koşulları yerine hızın ve maliyetin başlıca kriterler olması gerektiğini savunur.
Medya ve Yöntemin Değiştirilebilirliği
Medyanın ve yöntemin alternatifleri ile değiştirilebilirliği de tartışmanın önemli bir boyutunu oluşturmuştur. Clark (1983,1994a) öğretimde kullanılan medyanın birbirleriyle değiştirilebileceğini savunmaktadır. Clark (1994) medyanın bir ilaç gibi hap, şurup, fitil veya enjeksiyon gibi farklı formlarda olabileceğini ama esas olanın bu ilacın içinde bulunması gereken etken madde olduğunu ifade eder. Clark'ın bu örneği farklı hastalar için, farklı ilaç formlarının iyileşme yaratma olasılığı için de verilebilir.
Kozma (1994a) ise medya özelliklerinin bir medya türünden diğerine değişebileceğini, her zaman medyanın yöntemden ayrıştırılamayacağını ifade etmektedir. Clark ve Kozma'nın savlarını irdeleyen Morrison (1994) da medya ve yöntemin birbirine son derece bağlı olduğunun altını çizmiş ve bu iki kavramı ayrıştırmanın neredeyse imkansız olduğunu belirtmiştir.
Raiser (1994) medyanın değiştirilebilirliğinin de kesin bir şekilde genelleştirilmemesi ve yöntemle ilişki içerisinde ele alınması gerektiğini ve yöntemin medyaya, medyanın yönteme bağlı olabileceğini ileri sürmektedir. Raiser, yeterince emek harcandığında, bir eğitsel uygulamanın ne kadar etkin olduğuna bakmaksızın aynı etkinlikte farklı bir uygulamanın tasarlanabileceğinin altını çizmiştir.
Kozma (1994b), Clark'ın söylediği gibi yöntemi değiştirmeden kullandıkları medyayı değiştirmenin mümkün olmayacağını çünkü medyayı değiştirirken kullandıkları yöntemi de tamamen baştan oluşturmaları gerekeceğini belirtir. Medyanın veya yöntemin değiştirilebilirliğini tartışmanın çok anlamlı olmadığını savunur. Sonuç olarak medyanın yöntemin taşıyıcısı olarak algılandığı bakış açısını bırakıp, medya ve yöntemin birlikte öğrenme sürecinin destekçileri olarak kabul edildiği bir yaklaşımı önerir.
Araştırma Yöntemleri Bakış Açısı
Ulaşılan sonuçların büyük çoğunluğunda medyanın öğrenme açısından anlamlı bir fark yaratmadığı bulunmuş, fark yarattığı sonucuna ulaşan az sayıdaki çalışmada ise etki büyüklüğünün ayrı medya tiplerinin aynı öğretim elemanı tarafından uygulandığında kaybolduğu (Clark,1985; Clark & Salomon, 1986) ve yenilik etkisinin zamanla geçmesinin gözlendiği ifade edilmiştir.
Clark da (1983), medya karşılaştırması sonucunda öğrenme açısından anlamlı fark bulan az sayıdaki çalışmanın kontrol edilmemiş yenilik etkisinden, öğretim yönteminden, konu farklılıklarından veya yeni medyanın kullanıldığı ortamın daha fazla efor harcanarak tasarlanmasından kaynaklandığını savunmaktadır.
Kozma (1991), medya seçimlerinin tüm öğrenenleri ve tüm öğretimi kapsayan makro düzeyde değil, mikro düzeyde, örneğin belirli öğrenenler için veya belirli konu ve etkinlikler çerçevesinde yapılması gerektiği kanısındadır.
Tartışma Üzerine Yorumlar
Nathan ve Robinson (2001) Clark ve Kozma'nın görüş ayrılığının altında yatan sebebin öğrenmeye bakış açılarının olduğu görüşündedirler. Clark'ın öğrenmeyi bilgi ve belirli bir görevi gerçekleştirmek için gerekli becerilerin kazanılması olarak gördüğü ve öğrencinin bilgiyi iletim ve dağıtım yoluyla edineceğine inandığı şeklindedir. Kozma ise öğrenmeyi, öğrenenin yeni bilgi oluşturmak için çevreden edindiği bilgileri ayıklayarak ve hafızasındaki bilgi ile bütünleştirerek mevcut bilişsel kaynaklarını stratejik olarak yönettiği aktif, yapıcı bir süreç olarak görmektedir. Tamim ve ark.(2011) ise bir yandan Clark'la medyanın yönteme hizmet etmesi konusunda hemfikir olurken bir yandan da Kozma gibi eğitim teknolojisinin çok geniş bir alan olduğu, pek çok farklı yaklaşımlar, araçlar ve stratejilerden oluştuğu görüşündedirler.
Tennyson, Clark'ın medya kullanımına karşı olmadığını, fakat medyanın öğrenme üzerinde hiçbir etkisi olmadığını araştırmalara dayalı bir şekilde savunan bir bilim adamı olduğunu belirtmiştir. Tennyson, medyayı sırf taşıma görevi olan bir araç olarak görmez. Aksine kullanıcıların algılarını ve kullandıkları bağlamı teyit eden karmaşık yapılı varlıklar olarak tanımlar. Tennyson, Kozma'nın ise medyanın öğrenmeyi etkileyebileceğine inandığını belirtir.
Morrison'ın medyanın öğrenmeyi etkilemeyeceğini savunduğunu söyleyen Tennyson, onun da tümleşik bakış açısına sahip olduğunu ve öğrenmenin medya, yöntem ve bağlam üçlüsünün etkileşimi sayesinde gerçekleştiğini bilimsel yollarla desteklendiğini ifade eder. Raiser'i ise Kozma gibi medyanın öğrenmeye katkısının olduğunu savunan, bilimsel kanıttan çok uygulamadan faydalanan birer araştırmacı olarak tanımlar.
Yıllar süren tartışmanın sonunda Clark ve arkadaşları (2010) medyanın bazı ekonomik yararları dışında öğrenmeyi, motivasyonu veya iş performansını bugüne kadar etkilememiş olduğunu, bugünden sonra da etkilemeyeceğini tekrar belirtirler.
Günümüzde bazı akademisyenler artık medyanın öğretime katkısının olup olmadığının değil, katkısının nasıl olduğunun tartışılmasının gerektiğini savunmaktadırlar.
Medya - Yöntem Tartışmasının Önemi ve Geleceği
Tartışmanın farklı şekillerde süregeldiği ve her yeni medya ile tekrar gündeme gelebileceği farklı kişilerce defalarca ifade edilmiştir (Akyol ve Çağıltay,2007; Tamim ve ark.,2011; Tennyson, 1994) Tartışma hiçbir zaman sonuca bağlanmayacak gibi gözükse de tartışmanın kendisi öğretim teknolojileri alanı için değerli bir tartışma-değerlendirme-öğrenme zemini oluşturmuştur.
Küreselleşen dünyamızda ve içinde bulunduğumuz bilgi çağında gerek kamu, gerek özel sektörden çeşitli eğitim kurumları ve firmalar her yıl teknoloji konusunda ciddi yatırımlar yapmaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında, yapılacak yatırımlar veya alınacak riskleri değerlendirirken bu tartışmanın kutuplarını ve ortaya konulan savları anlamak önemlidir.
Tartışmanın bir diğer önemi de medyanın yoğun olarak kullanıldığı alanlarda ortaya çıkmaktadır. Uzaktan eğitim, bilgisayar oyunları ile öğrenme, mobil öğrenme, sosyal medya ve öğrenme gibi alanlar hem aktarım teknolojileri, hem de öğretim teknolojilerinin üzerine kuruludur. Bu nedenle tartışmayı anlamak bu alanların yorumlanması açısından da önemli olmaktadır.
Tartışmanın başında olduğu gibi gelecekte de irdelenmesi gereken bir konu medyanın anlamlı kullanımı ve kurgulanması olacaktır. Akyol ve Çağıltay da (2007) gelecekteki tartışmaların medyanın etkisinin olup olmayacağı değil, medyanın öğrenimi ve öğretimi geliştirmesi için hangi yollarla ve nasıl düzenlenmesi üzerine yoğunlaşması gerektiğini savunurlar.
Sonuç
Tartışma zaman zaman şekil değiştirse de, teknolojinin hızlı değişiminin sürekliliği düşünüldüğünde uzun yıllar devam edecek gibi görünmektedir. Büyük olasılıkla farklı medya türleri veya yöntemler farklı düşünmemizi gerektirecektir. Ayrıca farklı teknolojilerin öğrenmeye olan katkısını incelemek için belki de farklı araştırma yöntemleri geliştirilecektir.
Genel medya karşılaştırmalarının anlamsız olduğu yaygın olarak kabul görmekle birlikte medyadan fayda beklememenin, gelecekteki teknolojik gelişmelere sürekli şüphe ve kötümserlikle bakmanın da bir o kadar anlamsız olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Medya-yöntem tartışması ve bu çerçevede geliştirilen savları iyi anlamak, araştırma, geliştirme ve uygulama süreçlerinde bizi bekleyen problemleri daha iyi değerlendirmemize ve daha etkin çözümler, yeni teknolojiler geliştirmemize yardımcı olacaktır.
Kaynakça
ÇAĞILTAY, P., & GÖKTAŞ, D.
(2013). Medya Mı Yöntem Mi. Öğretim Teknolojilerinin Temelleri. içinde
Ankara: Pegem Akademi.